5 Nisan 2009 Pazar


İşte bu günü bekliyordu.biliyordu bu günlerin geleceğini.ne kadar umutsuz olsada.sonunda mutluluğu yakaladığına inanmak istiyordu.evet sadece bunu istiyordu.artık üzülmek değil sevmek kendini kaptırmak istiyordu.o kadar çok seviyordu ki içinde sanki hiçbir dert yokmuş kendini başka dünyalarda hissediyordu.bu sevgi onun için bir şanstı.bu şans onu durduramıyordu.bırakmak istiyordu kendini çünkü onu karşı tarafa çeken bir güç vardı.ama kendini bırakmakta istemiyordu.biliyordu uzun sürmeyecekti.her ne kadar yanında olmaya çalışsa da biliyordu bir gün arkasından bakıp ağlayacağını.

İnanamıyordu.bunun olduğuna gerçekten sevdiğine inanamıyordu.kendini salmak istiyordu ama yapamıyordu.çünkü hep bir engel onu durduruyordu.içindeki sese kulak ver diyenlere ise şunu söylüyordu.içimdeki ses kendini sal diyor ama yapmamam gerekiyor diyordu.sonra bakıyordu gökyüzüne düşünmek istiyordu.ama nafile etraf o kadar kalabalık ki düşünmek elde değil.sonra içinden en iyisi odama çekiliyim diyor ve evin yolunu tutuyor usulca.etrafındakilere bakıyor bahar havasındaki güzellik bile onu tatmin etmiyor.evin kapısını açarken karşı daireden kahkaha sesleri duyuyor.ne olduğunu merak ediyor çünkü oda gülmek istiyordu.eve girdiğinde hala dağınık olan odasıyla karşılaşıyor.toplamak istemiyor.ama toplaması gerektiğini biliyor.kendine çeki düzen vermesi gerektiğini biliyor.ama nasıl?neyse ki ortalığı topluyor.toplarken gözüne bir bavul çarpıyor.gitmeli miyim? diye soruyor kendine.ama cevap bulamıyor.sonra eskimiş koltuğuna oturuyor ve başlıyor düşünmeye.artık düşünmek lazımdı.evet istemiyordu düşünmeyi ama nafile.sonra farkına varıyor ki karşı tarafta onu gerçekten çok seviyor.ama engeller vardı bu engeller onu bu sevgiden yoksun bırakacak kadar güçlüydü.ama aşmak istiyordu.ona varmak istiyordu.onun güzel gözlerini görmek onu öpmek hatta kim bilir belki sevişmek istiyordu.
Tutunamıyordu.tutunacak ne bir dalı ne de kimsesi vardı.yalnızdı.yalnızlıkta ona acı veriyordu.o bunları düşünürken zaman hızla ilerliyordu.ama sonuç yoktu.en sonunda bakıyor ki olacak gibi değil gitmeliyim diyor.onun yanına gitmeliyim.ve yapılması gerekeni yapmalıyım.artık zamanla kendimi ve onu dövmektense ayrılmalıyım diyor.bavulunu bile almıyor.halbuki ona gitme hissini veren bavul değil miydi?ama almıyor.biliyor ki fazla sürmeyecek bu yolculuk.bavula hiç gerek yoktu.evden çıkarken para arıyor bulamıyor.isteyecek kimsesi de yok.arıyor bulamıyor.sonra aklına sevgilisine ve kendisine aldığı yüzük geliyor.bunu takacaklardı birlikte olmak için ama nafile.alıyor yüzükleri çıkıyor evden.kuyumcu arıyor.önüne gelen ilk kuyumcuda bozduracak onları.ama içinde koşup terlemenin yanında bu yüzükleri bozdurmanın acısı onu durduruyordu.ama bunu yapmalıydı.çünkü ne ona nede kendine acı çektirmek istiyordu.bozdurup yanına gidip bu işi bitirmeliydi.kuyumcuya giriyor.dalgın dalgın bakıyor oradakiler.kuyumcu yüzükleri aldığında anlıyor çocuğun derdini.yüzü parçalanmış gözünde akması gerekip de akmayan yaşlar kuyumcuyu hüzünlendirmişti.kuyumcu yazık diyordu içinden.daha gençti ve yaşı belki bu acıya hazır değildi.kuyumcu yavaşça parayı uzatıyor.aldığı gibi çıkıyor oradan. Hiçbir şey söylemiyor.sadece gözünde biriken yaşları durdurmak istiyordu.koşuyordu.gücü yetene kadar koşuyordu.bu acıdan kurtulmak için bir an önce bu işi bitirmek istiyordu.terminale geliyor.bilet alıyor ve bekliyor.otobüs geldiğinde ise geçtiği yollara son kez bakıyor.sanki geri dönmeyecekmiş gibi.ama geride dönmek istemiyor hep onun yanında kalmak istiyordu.ama nafile.çünkü burada bir hayatı vardı.hiçbir derdi olmasa yine rahata burada kavuşacaktı.az çok para kazandığı bir işi vardı.otobüs hareket ediyor .onun gözü yine yaşlı.kendini bir türlü teselli edemiyordu.bekliyor bekliyor
Ve varmak istediği yere varıyor.şimdi ise onun yanına gidecekti.yine koşuyor hiç durmuyordu.oraya vardığında ise onu görüyor.hemen yanına gidiyor.kız onu görünce elindekileri düşürüyor ve ağlıyor.sarılmak istiyor ama sarılamıyordu.daha sonra ilk hamleyi çocuk yapıyor ve onu banka oturtuyor.ve konuşuyor.boş boş konuşuyor.belki ne dediğini bile bilmiyor.anlatıyor.halini anlatıyor.evet ve en sonunda söylüyor.ayrılmalıyız diyor.böyle ikimiz de acı çekiyoruz.bitmeli diyor.kız ne diyeceğini bilmiyor.bunun bir rüya olmasını istiyor ama nafile.genç bir sigara çıkarıyor ve oracıkta içiyor.kız şaşkın şaşkın bakıyor.aslında oda biliyordu.ayrılmaları gerekiyordu.evet ayrılmaları gerekiyordu.çünkü böyle ikisi de acı çekiyordu ve bu acı onları çürütüyordu.genç bu acıyla ne iş yapıp para kazanabiliyor kız ise okuyabiliyordu.artık buna son verilmeliydi.bunu karalaştırırken ikisi de ağlıyor.gencin gözlerinde biriken yaşlar şimdi onu sırılsıklam yapıyordu.

Evet ayrılık vakti gelmişti.bitmeliydi.ve genç evine dönmeliydi.usulca ayağa kalkıyor ve arkasınıa dönüp elveda diyor.kız ise bir şey söylemiyordu.söylemek istiyor ama söyleyemiyordu.sadece aklına şu mısralar geliyordu:’ayrılık şarkıları oldun bazen bazen de buralardan kaçış sebebim.’

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder